Bu yazıda Sultaniye Kaplıcaları, Dalyan Boğazı ve İztuzu Plajı ile ilgili izlenimlerimi okuyabilirsiniz. Çandır köyündeki kahvaltımızdan ve Dalyan feribotu deneyimimizden de bahsettim.

Erken kalkan yol alır düşüncesiyle güneş doğarken, Bodrum’dan Dalyan‘a rotamız doğrultusunda yola çıktık. İlk günün ilk hedefi, bir instagram fotoğrafında gördüğüm, Dalyan Boğazı’nı kuş bakışı gören, o tepe. Elimde tam adres yok ama Çandır köyü üzerinden gidildiğini biliyorum. Köye varınca yolu birine sormayı düşünüyorum. Bodrum’dan yola çıkalı iki saati biraz geçmişti Çadır/Kaunos tabelasını gördük. Çandır köyüne gitmek üzere ana yoldan ayrıldık. Sağı solu açık düzgün asfalt yolda bizden başka araba yok. Önce tuhafımıza gitse de Dalyan feribot deneyimimiz sonrası nedenini anladık. Neyse, yarım saat kadar sonra Sultaniye Kaplıcaları tabelasını görünce kaplıcaları merak edip saptık.

Sultaniye Kaplıcaları

Köyceğiz gölünün hemen yanında, Köyceğiz Belediyesi tarafından işletilen Sultaniye Kaplıcalarının tarihi M.Ö.100 yılına dayanıyor. Sıcaklığı 39 derece olan kaplıcanın suyu; kalsiyum klorür, kalsiyum sülfat, kalsiyum sülfür, bromür, radon ve radyoaktif maddeleri içeriyor. Kaplıca aynı zamanda Türkiye’nin en yüksek radyoaktif (98.3) kaplıcası ve bu konuda dünyada Endonezya’dan sonra ikinci sırada bulunuyor. Radyoaktif diye okuyunca merak edip araştırdım: radyoaktif yüksekliği rehabilite edici özelliği yaratıyormuş, yani iyi bir özellik. Kaplıcanın suyu romatizma, metabolizma bozuklukları, böbrek, idrar yolları, cilt ve kadın hastalıkları gibi bir çok hastalığa şifa olarak gösteriliyor. Genelde, kaplıca tedavisi 21 gün sürüyor. Ancak günlük kullanım saati, sıklığı ve kaç günlük olacağı kişinin ihtiyacına göre uzmanlarca belirleniyor. Yani bir kere kaplıca suyuna girip çıkmak tedaviye yeterli olmuyor. Arzu edenler için kaplıcada konaklama imkanı mevcut. Kaplıcanın biri kadınlara biri erkeklere yönelik iki kapalı ve bir açık, toplam üç, havuzu var. Ayrıca teni yumuşattığı ve kırışıkları giderdiği söylenen bir çamur havuzu ve kafeteryası da mevcut. İsteyenler, 6 adet havuzda ‘Dr. Fish Therapy’ (el ve ayaklarda ki ölü derilerin giderilerek yenilenmesine, sedef ve egzama hastalığı tedavisinde faydalı olduğu söylenen) yani doktor balık tedavisi yaptırabiliyor. Sultaniye Kaplıcalarına, Köyceğiz veya Dalyan’dan özel veya günübirlik gezinti tekneleriyle gölden ya da Köyceğiz’den araçla karadan ulaşım mümkün.

Genellikle kalabalık ziyaretçileri olan kaplıca, ziyaretimiz esnasında, bana biraz bakımsız göründü. Öte yandan ortamdaki tenhalığın huzuru, Köyceğiz Gölündeki manzaranın güzelliği bize ‘iyi ki zaman ayırdık ve burada olduk’ dedirtti. Dalyan civarına yolunuz düşerse ve zamanınız varsa Sultaniye Kaplıcalarını ve Köyceğiz Gölünün manzarasını görmeye gidin derim.

Köyceğiz Gölünden biraz bahsedecek olursam; göl 52 kilometrekare yüz ölçümüyle Türkiye’nin 16. büyük gölü ve suları tatlı. Gölde tatlı su balıklarının yanı sıra nesli tükenmekte olan Nil Kaplumbağası var. Ayrıca Köyceğiz Gölü dünyada yedi tane olan ayaklı gölden biri. Ayaklı göl tanımı denizle doğal bir kanal vasıtasıyla birleşen göllere için kullanılıyor. Köyceğiz gölünün suyu da Dalyan Boğazının sazlıkları arasından İztuzu Plajının ucunda denizle buluşunca ayaklı göl tanımını kazanıyor.

Dalyan Boğazı

Yarım saatlik bir moladan sonra kaplıcadan Çandır’a doğru tekrar yola çıktık. Köye geldiğimizde, kime sorduysak, Dalyan Boğazını kuşbakışı gören tepenin nerede olduğunu, bilen çıkmadı. Yine de yılmadık, fotoğraf varsa tepe de vardır dedik. Mantık kullanıp tepeye doğru görünen toprak yoldan bir müddet gitmeye karar verdik.

İlk açıklıkta verdiğimiz fotoğraf molasında, bir kez daha, yanımızdan geçen iki motosikletliye yolu sorduk. Sonunda! ‘Biz de oraya gidiyoruz, camlarınızı kapatın bizi takip edin’ dediler. Adeta rallideyiz! Kalkan tozdan önümüzü görmek güç olsa da yetişme telaşıyla virajlı ve taşlı toprak yolda motorların peşi sıra, tepeye doğru, on beş dakika kadar ilerledik. ‘Özel Mülk’ yazılı zincirli kapının önünde yol bitti. Ben ‘Eyvah, çıkmaz yol! Nasıl döneceğiz?’ diye düşünürken Ali motosikletten indi ve kapıyı bize açtı. ‘Abla, buradaki ev bizim’ dedi. Çok uzun zaman babasının Dalyan’da balık lokantası varmış ama zamanla lokantadan yeterince para kazanamaz olmuşlar. Bunun üzerine lokantayı kapatmışlar ve dedelerden kalan arsaların çoğuna ev yapmışlar, yıl boyu kiraya veriyorlarmış. Tepedeki bu evin arsası annesinin üzerine tapuluymuş. Kardeşler, akrabalar derken yörede çok sayıda kiralık evleri varmış. Çandır’da suyun yanında iki ve tepedeki bu evi gezdik, çok beğendik. Gezdiğimiz evlerin içini evlendikleri İngiliz gelinler çok zevkli dekore etmişler, hepsi model evler gibi. İlk fırsatta gelip konaklamaya karar verdik. Sizin bu bölgede konaklama niyetiniz olursa bana yazın, Ali’nin telefonunu paylaşırım. Köyceğiz gölünü Akdeniz’e bağlayan kanal üzerinde bulunan Dalyan’da seneler önce kalmıştım. Ekonomik tatil imkanlarını bulabileceğiniz Dalyan’da konaklarsanız aklınızda olsun: akşam karanlıkla beraber sivrisinekler de geliyor. Yanınıza sinek kovucu almayı unutmayın ve hatta akşamları mümkün olduğunca kapalı giyinin. Son yıllarda sineklerin azaldığı söylense de tedbirli olmakta fayda var görüşündeyim.

Arabayı zeytin ağaçlarının arasına park ettim ve tepenin ucuna yürüdüm. Bulunduğum tepe, tam da olmayı hedeflediğim tepeydi. Google haritaya baktığımda: Dalyan İztuzu Seyir Noktası olarak adlandırıldığını gördüm. Aynı manzaraya karşıdan Radar Tepe Manzara Noktasından da bakabiliyorsunuz. Ancak bizim olduğumuz yer, bana göre, genel resme hakimiyeti ve koya yakınlığı nedeniyle daha tercihim. Belirtmekte fayda var; her iki seyir noktasına ulaşım sadece özel arabayla mümkün. Manzaraya bakarken İyi ki gelmişiz dedik, Dalyan Boğazını ve İztuzu Plajını uzun uzun seyrettik, çokça fotoğraflar ve videolar çektik.

Sonra tepedeki evin arka terasında, havuz ve deniz manzarasına karşı, yorgunluk kahvelerimizi içtik. O zaman, öğleyi geçmiş olsak bile, sabahtan beri henüz yemek yemediğimizi fark ettik. Tanıdık restoran sorumuz üzerine Ali, Çandır Teras Çay Bahçesi’nden Gökalp Bey’i arayarak bize çeşidi bol, tatları nefis bir kahvaltı hazırlattı. Mekanın tuvaletleri dahil her şeyi tertemizdi. Bir de harika ev reçelleri var. Biz çok memnun kaldık, keyifle öğle yemeği niyetine kahvaltımızı ettik.

Uzun bir mola sonrası Kaunos kaya mezarlarının (daha önce ziyaret ettiğimiz için bu defa atladık) yanındaki yoldan geçerek dört arabalık Dalyan feribotuna ulaştık. Dakikalarca feribotta olmayı beklerken beş dakikada Çandır’dan Dalyan’a vardık. Dalyan’dan aracınızla Kaunos mezarlarına veya Sultaniye Kaplıcalarına Dalyan Feribotuyla dakikalar içinde ulaşabilirsiniz. Feribot sonrası, Çandır köyü yolunda bizden başka araç olmamasının nedenini de böylece öğrenmiş olduk. Eh, acemilik işte! tecrübeyle öğreniliyor, paylaşmaksa değerli kılıyor.

İztuzu Plajı

Tepeden baktığımız Carette Caretta’ların yumurtaladığı, pırıl pırıl parlayan incecik kadifemsi kumu, sığ denizi, 4,5 km uzunluğunda kumsalı olan İztuzu Plajına uğramadan yola devam etmek istemedik. Dalyan’ın merkezinden kalkan minibüslerle karadan İztuzu Plajına veya dolmuş teknelerle gölden plajın diğer ucuna, Turtle Beach (Google Türkçe harita Turtle beach olarak İngilizce isim vermiş), ulaşabilirsiniz. Tekneyle ulaşımda; dolmuş teknelerin çalışma saatleri içinde, sefer saatlerine dikkat ederek sahilde istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Giderken aldığınız bileti dönüşte de kullanmak üzere saklamayı unutmayın. Plaja giriş ve otopark ücretli ama ücretleri makul. Özel aracınızla giderseniz çok araçlı, geniş bir otopark alanı var. Plajın her iki ucunda da Belediye tarafından işletilen kafeterya, değiştirme kabinleri ve duşlar mevcut. İşin güzeli: hepsi temiz ve bakımlı.

İztuzu Plajında kaplumbağalara göre özel düzenlemeler yapılmış: üreme alanlarına ve yumurtalarına zarar verilmemesi için işaretlemeler var, rahatsız olmamaları için 20:00 ila 08:00 arası plaj kapalı ve girilmesi yasak, geceleri gürültü yapılması ve ayrıca ışık yakılması da yasaklanmış. Her daim yerli ve yabancı turistlerle dolu plajın, bir ucundan diğer ucuna yürürken kumdan hızla çıkıp kaybolan yengeçleri ve martı ailelerini görebilirsiniz. Uzun plajın orta bölgesi oldukça sessiz, hatta kimseler yok. Köyceğiz gölünün tatlı suyu Dalyan Boğazındaki kanallardan gelerek deniz suyuyla plajın sonundaki burunda birleşiyor.

Tavsiyem; İztuzu Plajına mutlaka gidin, hatta tercihen Dalyan’dan sazlıkların arasından kıvrıla kıvrıla süzülen teknelerle gidin, sığ ve kumluk denizine girin, bir uçtan diğerine yürüyün, ayağınızı önce kanaldan gelen tatlı suya sonra denizde tuzlu suya batırın, bir çay molası verin ve bu muhteşem plajda olabildiğiniz için şükredin.

Vakit ilerleyince İztuzu Plajından ayrılmak zor olsa da Ölüdeniz’ deki otelimize ulaşmak üzere tekrar yollara düştük. Bodrum’dan Patara’ya seyahatimizin ilk gününü tamamlarken yarın ki Kelebekler Vadisi ve Kabak Koyunu görecek olmanın heyecanı içimize düşmüştü bile.

Yazan:

Acemiyim Ben

Keşfettiğim yerleri, keyif aldığım ve paylaşmanın değer katacağını düşündüğüm yaşama ve seyahatlerime dair konuları paylaşmak üzere