Bu defa yolum Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden Hatay‘a. Hatay’ı yolculuk arkadaşlarım (koç burcundaki ablam ve yakın arkadaşım), doğum günlerini kutlamak için seçtiler. Daha önce 2009 yılında gittiğim ama çok detaylı gezme şansımın olmadığı Hatay’a tekrar gitme önerisi çok cazip geldi. Yılbaşından hemen önce kullanım süresi dolacak millerimizle Mart ayına uçak biletlerimizi aldık. Üç günlükte olsa medeniyetlerin ve dinlerin şehri, lezzet mutfağının adresi Hatay’da çok gezdik, çok yedik, çok güldük, doğum günlerini kutladık ve unutulmaz seyahatlerimizin arasına dahil ettik.

Hatay’ın Tarihçesi ve Hatay Hakkında Genel Bilgi

Hatay Bölgesinde yaşam Paleolitik Çağda başlamış. Çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan bölgede şehrin asıl kurucusu ve şehre adını veren kişi; I. Seleukos. Hatay kuruluşundan kısa zaman sonra hızla büyüyerek antik devrin üçüncü büyük şehri haline geliyor. 395 yılında Roma ikiye ayrılınca da, Bizans’ın elinde kalıyor. İlerleyen zamanda İslam kuvvetlerinin hakimiyetiyle bölgeye Müslümanlar yerleşiyor ve askeri üs haline geliyor. Bir dönem Müslüman Arapların bulunduğu şehir daha sonra uzun bir dönem Bizanslıların elinde Müslümanlara karşı kale olarak kullanılıyor. Bir çok şehrin başına gelen Hatay’ın da başına geliyor ve zamanla şehir önemini kaybediyor. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde de Osmanlı topraklarına katılıyor. 1918-1938 yılları arasında Fransız işgalinde kalan Hatay, 1938-1939 yılları arasında 10 ayı biraz aşkın bir süre kendi meclisi ile bağımsız devlet olarak idare ediliyor. Hatay Millet Meclisi’nin aldığı kararla 23 Temmuz 1939’da Türkiye’nin 63. ili olarak 31 plaka numarasıyla vatanımız topraklarına katılıyor.

Hatay’la ilgili çok karıştırılan “Hatay mı, Antakya mı?” konusu var. Hatay şehrin adı, Antakya ise şehrin en büyük ve kalabalık merkez ilçesinin adı. Ülkemizin nüfus sıralamasında 13. büyük ili olan Hatay’ın 15 ilçesi var. Merkez ilçelerinden; Antakya ve Defne, civar ilçelerinden; Samandağ, İskenderun, Arsuz en çok bilinenleri. Hatay Akdeniz Bölgesi‘nde (bölgenin en doğu ucunda) ve Türkiye’nin en güney ucunda yer alıyor. Güneyinden ve doğusundan Suriye’ye komşuluk yapıyor.

Arkeolojik bulgularda geçmişi M.Ö. 100.000’lere dayanan Hatay oldukça kozmopolit bir yapıya sahip ve çok farklı özellikleri var. Hatay’ın, hangi özelliği öne çıkarsa diğerlerine haksızlık yapılmış olur gibi geliyor bana. Bugüne kadar topraklarında 13 medeniyete ev sahipliği yapmış. Bulunduğu konum itibariyle, Baharat Yolu üzerinde ve Tarihi İpek Yolunun güney rotasının başlangıcında bulunan Hatay, kuzeyden güneye giden gelen ve doğudan gelen yolların kavşak noktası, kervanların konaklama yeri, farklı kültürlerin paylaşım merkezi olmuş ve ticarette önemli rol oynamış; medeniyetlerin şehri denmiş. Geçmişten gelen kültürel zenginlik mutfaklarına da yansımış, her damak tadına hitap edebilecek 600’den fazla yemek ve tatlı çeşidiyle gastronomi şehri olmuş. Şehri dolaşırken ezan, çan, hazzan (sinagoglarda ilahi söyleyen kişi) seslerini bir arada duyabilirsiniz. Musevi, Hıristiyan ve Müslüman toplumlar geçmişten günümüze barış ve uyum içinde, birbirlerine sevgi ve hoşgörü göstererek üç dinin kardeşliğine örnek dinlerin şehri olmuş.

Hatay’a Nasıl Gidilir? Hatay’da Ulaşım Nasıl?

Hatay’a, en kısa yoluyla, İstanbul’dan 1saat 40 dakikalık uçuşla ulaşabiliyorsunuz. THY, Anadolu Jet ve Pegasus havayollarının günde 4 uçuşu var. Hatay’a giden uçak, temizlenerek, gecelemeden, yolcusunu alıp dönüş yapıyor. Öte yandan Ankara ve İzmir’den de direk uçuşla Hatay’a ulaşabilirsiniz. 2011 yılında hizmete açılan Hatay Havalimanı binası, dalga şeklindeki yapısıyla, oldukça güzel ve temiz. Uçaktan inip yürüyerek terminal binasına ulaşıyorsunuz.

Havalimanı şehre yaklaşık 25km mesafede. Trafiğin durumuna göre merkeze 30-45 dakikada ulaşıyorsunuz. Şehre havalimanı taksileriyle gidebilirsiniz ama taksiye binmeden ücretlendirmeyi sormayı unutmayın. Biz taksiyle otelimize 200 TL (Mart 2022) sabit fiyatla ulaştık. Grup değilseniz havalimanından Havaş otobüsüyle şehre daha ekonomik ulaşabilirsiniz. Uçak saatlerine göre hizmet veriyorlar. Bir diğer yol, araç kiralamak olabilir ancak şehir içinde dolaşırken araca ihtiyacınız olamayacağını rahatlıkla ifade edebilirim.

Hatay Hava Limanı

Hatay içinde ulaşım oldukça kolay. Şehir içi taksi durakları var. Taksi kullanacaksanız, taksimetrenin açık olduğunu kontrol edin, atlanabilir. Şehir içinde minibüs veya otobüsle ulaşım sağlayabilirsiniz. Ancak otobüs kullanacaksanız şehir kartı almanız gerektiğini unutmayın. Aklınızda olsun, oteliniz merkezdeyse, araç kullanmanıza gerek yok, hemen hemen her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Şehir dışına çıkacaksanız; taksiler veya özel araçlar size servis verebiliyorlar. Biz son gün, bir arkadaşımın tavsiyesiyle, Samandağ ve civarına gitmek için araç kiraladık. Aracımızı kaldığımız otele getirdiler. Ertesi sabahta havalimanında aracı teslim ettik. Bize verilen araç yeni model ve tertemizdi. Güler yüzlü ve hızlı servislerinden çok memnun kaldık ve oldukça ekonomik bir fiyata kiraladık. Rahatlıkla tavsiye ederim. Araç kiralayacaksanız Selim Gül Araç Kiralama isminin üzerine bağlantı bırakıyorum, değerlendirin derim.

Hatay’a Ne Zaman Gidilir?

Akdeniz ikliminin geçerli olduğu Hatay’a her mevsim gidebilirsiniz. Ancak yağmurda ıslanmak veya sıcakta bunalmak istemiyorsanız, küresel ısınma nedeniyle ön görülemeyen sıcaklık farklılıkları olsa da Hatay seyahatini Nisan, Mayıs veya Ekim aylarından birinde planlamanızı tavsiye ederim. Olmadı Mart, Eylül ve Kasım ayları da seyahatiniz için düşünebileceğiniz diğer aylar olacaktır. Biz mart sonu gittik. Hava gündüzleri güneşli ve ılık ama geceleri oldukça serindi. En güzel zamanın doğanın canlandığı, ağaçların çiçeklendiği, her yerin rengarenk olduğu Nisan ayı olacaktır, düşüncesindeyim.

Hatay’da El Arabasından

Hatay’da Kaç Gün Kalınır? Hatay Seyahatine Hazırlanırken Dikkat Edilecekler

Hatay’da Kaç Gün Kalınır?

Hatay seyahati için, bana göre, ideal süre 3 gün. Ancak zamanınıza göre seyahat planınızı 2 gün ila 4 gün arasında şekillendirebilirsiniz. Hatay Arkeoloji Müzesi, Necmi Afsuroğlu Arkeoloji Müzesi (Müze Otelin altı), St Pierre Kilisesi olmak üzere müze gezilerine bir gün ayırabilirsiniz. Antakya çarşısı, camileri, kilisesi olmak üzere bir başka günde şehri gezersiniz. Gezinizde yemek, kahve ve tatlı molalarıyla gününüze renk katabilir, çarşıdan peynir, baharat ve hediyelik eşya için alışveriş molaları verebilirsiniz. Üçüncü gün ise Hatay merkezinin dışında sırasıyla; Batıayaz Ermeni Kilisesi, Musa Ağacı/Hıdırbey Köyü, Vakıflı Köyü, Samandağ (Titus Tüneli, Beşikli Mağara, Hz. Hızır A.S. Türbesi) ve Harbiye Şelaleri’ne ziyaret yapabilirsiniz. Biz gitmedik ama bu programa İskenderun ilçesi için bir gün daha ilave ederek 4 günde veya şehir merkezindeki gezileri bir güne sıkıştırarak İskenderun ziyaretiyle beraber 3 günde Hatay ziyaretinizi gerçekleştirebilirsiniz.

Hatay Seyahatine Hazırlanırken Dikkat Edilecekler

  • Planlamada; gezilecek ve tadacak o kadar çok şey var ki önceden mutlaka görmek istediğiniz yerleri ve tatları belirlemenizi, ulaşım rahatlığı için merkezde tercihen otantik bir otelde konaklamanızı, gitmeden yemek rezervasyonlarınızı mümkün olan en kısa sürede yapmanızı, araç kiralayacaksanız önceden rezervasyonu yapmanızı,
  • Bavulunuzu hazırlarken; hava durumuna göre minimum eşya ile seyahat etmenizi, dolaşırken kıyafetinizi ince katlarda giymenizi (hava durumuna göre kıyafet ihtiyacınızı kontrol edebilirsiniz), rahat yürüyüş ayakkabısı tercih etmenizi, yanınıza bir şal almanızı (ibadet alan ziyaretinde kullanmak üzere), el dezenfektanınız ve maskenizi unutmamanızı (çoğu kişi Covid kurallarındaki esnemeye beraber maske kullanımını bırakmış durumda, kendi hijyen beklentinize göre hazırlığınızı yapmanızı) tavsiye ederim.

Hatay’da Nerede Kalınır?

Hatay’da konaklama imkanları bütçesi, binası, konumuyla çok çeşitli. Konaklamayı yörenin ruhunu hissedeceğimiz, merkeze yakın, konforlu oteller arasından seçmeye çalıştık. Araştırmalarımız sonucunda da iki otel arasında kaldık; The Museum Hotel Antakya veya Savon Hotel Antakya. The Museum Hotel; Emre Arolat imzalı, 2300 yıllık tarihi kalıntılar ve dünyanın en büyük tek parça zemin mozaiği üzerine kurulu son derece şık ve modern binasıyla oldukça etkileyici ve tarihi doku sayesinde sıra dışı bir otel. St Pierre Kilisesinin karşısında bulunan otel, Hatay Arkeoloji Müzesiyle şehir merkezinin orta noktasında yer alıyor. Biz, merkeze yakınlığı, odalarının genişliği ve diğer otele göre yarıya yakın fiyat farkı nedeniyle Savon Hotel’i konaklama için tercih ettik. 1860’lı yıllarda Osmanlı döneminde sabunhane olarak inşa edilen ve 2003 yılından beri otel olarak konaklama hizmeti veren Savon Hotel’inden kahvaltısının çeşitliliği ve lezzetinden, personelin ilgisinden çok mutlu kaldık. Odaları biraz eski kalmış ve havluların tamamen değişmesi gerekse de yatakları ve yastıkları çok rahat, yorganı yumuşacıktı. Kısaca konaklama seçimimizden memnun kaldık. Ama The Museum Hotel’de müze atmosferini hissetmek için bir kahve molası vermeyi de atlamadık.

Hatay’da Gezilecek Yerler

Hatay’ın merkezinde ve çevresinde ziyaret edilecek çok mekan var. Ancak ben, bizim gezdiğimiz mekanları ve yorumlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatay’ın merkezi 2012 yılında çıkarılan bir kanunla iki ilçeye ayrılmış; Antakya ve Defne. Şehrin ortasından geçen Asi nehri Antakya ilçesini ikiye ayırıyor. Tarihi olarak gezip göreceğiniz çoğu yer Antakya ilçesinde Asi Nehrinin bir yanında. Gezilecek alanlar kendi içinde birbirine çok yakın ve bence üç grupta: Antakya ilçesinde, Antakya müzeler bölgesinde ve Antakya dışında olarak gruplayabiliriz. Gezilecek yerlere rahat ulaşım için isimleri üzerine Google Harita bağlantılarını bırakıyorum. Liste dışında dolaşırken önünüze gelen, gözünüze çarpan veya ziyaret etmek istediğiniz mekanlar varsa, çekinmeyin, çalın kapılarını müsaitlerse sizi seve seve karşılayacaklardır.

Antakya İlçesinde Gezilecek Yerler

1. Habib-i Neccar Cami

Kurtuluş Caddesi üzerindeki, mutlaka ziyaret edilecek yerler arasında olan, Habib-i Neccar Cami, ülkemiz sınırları içinde inşa edilmiş en eski cami olarak kabul ediliyor. Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canından olan bir Antakyalının adını taşıyan caminin hikayesi Kuran-ı Kerim’in Yasin suresinde anlatılmaktadır.

Habib-i Neccar Camii Dış Görünüm

Roma dönemindeki bir Pagan tapınağı üzerine kurulmuş Habib-i Neccar Cami, günümüzdeki haline Osmanlı dönemindeki yenileme sonrası ulaşmış. 19 yy eseri bir şadırvan bulunan avlusunun etrafında medrese odaları bulunuyor. Minaresinin bir yanında Habib-i Neccar’ın diğer yanında Yahya ve Yunus’un türbeleri var. Kapalı olduğu için biz ziyaret edemedik ama Habib-i Neccar Ziyaretgah kapısından aşağı kata inerseniz mezarları simgeleyen sembolik sandukaları görebiliyorsunuz. Gerçek kabrinse caminin daha alt katlarında olduğu belirtiliyor.

Kısaca caminin hikayesini paylaşmak isterim. Anlatılanlara göre; Hz. İsa’nın iki havarisi Yuhanna (Yahya) ve Pavlus (Yunus), Hristiyanlığı yaymak üzere Antakya’ya gelir. Tanrının tek olduğunu anlatmaya çalışan havarilere ilk inananlardan biri bir marangoz (neccar) olur. Elçilerin mucizelerine tanık olan Habib-i Neccar, Pagan dinine inanışından vazgeçerek, onlara katılır. Ancak halk, havarilerin vaazlarına öfkelenmektedir. Her geçen gün artan halkın öfkesi karşısında kral, iki havariyi hapse attırır. Bunun üzerine Antakya’ya 3. elçi olarak Şem’un-u Sefa (Petrus) gönderilir. Kralla iyi diyaloga geçen yeni elçi, mucizeleriyle elçilerin iyi olduğuna kralı ikna eder ve affedilmelerini sağlar. Ancak halkın öfkesi bir türlü dinmemektedir ve inanamadıkları hatta uğursuzluk getirdiklerini düşündükleri elçileri taşlayarak linç etmek ister. ‘Allah bir diyen ve halktan bir bedel talep etmeden fikirlerini ifade edenleri taşlamayın’ diyerek halkı durdurmak isteyen Habib-i Neccar sözünü kimseye dinletemez ve elçilerle birlikte katledilir. Rivayete göre de öldürülüp kesilen başının Habib-i Neccar Dağı’nın tepesinden, şimdi mezarı ve türbesi bulunan noktaya, yuvarlanarak geldiğidir.

Habib-i Neccar Camii Avlu

2. Tarihi Uzun Çarşı

Kentte alışverişin kalbinin attığı bölge diyebilirim. Bir çok girişi, çıkışı, caddesi, sokağı olan Tarihi Uzun Çarşı‘ya istediğiniz her noktadan giriş yapabilirsiniz. Meslek gruplarına göre bölümlere ayrılmış çarşının içindeki tezgahlardan, dükkanlardan, tarihi hanlardan, hamamlardan, çeşmelerden Hatay’ın kültürünü, tarihini, gastronomisini görebilirsiniz. Baharatçı, peynirci, künefeci, kasap, fırın, restoran, hediyelik eşya … aklınıza gelecek her şeyi çarşıda bulabilirsiniz.

Tarihi Uzun Çarşı

İtiraf etmeliyim! Çarşıya ilk girdiğim anda “Aaa bu muymuş!” dedim ve biraz ticari, biraz ruhsuz bir pazar alanı olarak hissettim. Ancak dolaşırken fikrim değişti. Çarşının içindeki tarihi çeşmeleri, hanları, binaları çok beğendim😍. Ancak çoğu hanın içinde farklı büyüklükteki restoranların yığdıkları masaları ve dağınık düzenlerini, büyük tabelalarını pek sevmedim😒. Kasapken müşterilerin etlerini pişirme geleneği sonrası restoran haline dönüşen kasap restoranları çok sevdim😍. Yöresel baharatların sunum şekillerini ve çeşitliliğini çok sevdim😍. Ama açıkta ve her elin ulaştığı şeklini pek sevmedim😒. Çarşı içindeki fırından çıkan simit, külçe, biberli ekmek… tüm böreklerin görsel şölenini ve davetkar kokularını çok sevdim. Künefe peynirinin dönen saç üzerindeki yapılışını hayranlıkla izledim😍. Ve esnafının kibarlığını, hitap şeklini, üslubunu, tavrını, tarzını çok sevdim 💯👏 . Kısaca Tarihi Uzun Çarşı rengarenk, capcanlı ve mutlaka gezilesi.

Uzun çarşının içinde yer alan Kurşunlu Han, Ayakkabıcılar Çarşısı, Demirciler Çarşısını ziyaret edebilir, gelmişken alışverişinizi yapabilirsiniz.

3. Antakya Türk Katolik Kilisesi

Kurtuluş Caddesi üzerinde yer alan Antakya Türk Katolik Kilisesi‘nin bir çok özelliğinin yanı sıra dikkat çeken özelliklerinden biri: kilisenin terasına çıkıp baktığınızda kiliseye ait haç, çan ve hemen ardındaki Sarımiye Cami minaresinin birbiri ardına sıralandığını gördüğünüz manzaradır. Hatay’ın geçmişten bugüne kardeşliğe, birliğe, farklı inanışa, dine ve kültüre gösterdiği adeta hoşgörünün sembolü olan manzaradır bu.

Antakya Türk Katolik Kilisesi Terasından

Doğum günleri sebebiyle bir armağan niteliğinde kiliseyi ziyaretimize istisnai izin verildiğinde: hoşgörü ve kardeşliğin sözde ya da sadece fotoğraf karesinde olmadığını, gönüllerden geldiğini en güzel şekliyle anladım ve çok duygulandım🙏. Eski Antakya evlerinin düzenlenmesiyle oluşan kilise bugün için ufak bir manastır olarak hizmet veriyor. Binaların uyumu, bakımlı bahçenin güzelliği, ortamın enerjisi içime huzur doldurdu. Mutlaka ziyaret edilmesi gerekenler listesinde yer alan kilise maalesef Covid 19 salgını nedeniyle bugünlerde ziyarete kapalı. Umarım yakın zamanda tekrar ziyarete açılabilir.

4. Antakya Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi

Eski bir Antakya Evini kullanan Antakya Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi Kurtuluş Caddesine çok yakın. Hatay ilindeki 2000’den fazla bitki türünün 300 kadarının endemik olduğunu müzenin bilgi panosundan öğrendim. Müzenin içinde sergi üç grupta diyebilirim. İlki; avludan çıkılan üst terastaki bitki fotoğrafları. Bazı bitkilerin bu kadar renkli olduğunu görünce şaşırdım. İkincisi; kurutulmuş bitkiler. Avludan girişleri olan konak odalarında sergilenen kurutulmuş bitkiler bana ilginç gelmedi. Görüntüleri solmuş, kokuları kaybolmuş kuru bitkiler cazip olmasa da eski konağı gezmek keyifli geldi. Üçüncüsü; konağın üst katındaki balmumu heykelleriyle sergilenen Müslüman cerrahlarla ilgili ‘Doğrusunu Öğrenelim’ panoları. Bu kısımdaki bilgilendirmeler çok iyiydi. Yolunuzun üzerindeki müzenin personeli çok ilgili ve nazik. Eski Antakya Konağını görmek, bilgi panolarının bir kısmını okumak için on dakikalık kısa bir tur yapmanızın yeterli olacağını söyleyebilirim.

5. Ulu Cami

Antakya camilerinin en eskisi ve en büyüğü olan Ulu Cami‘nin yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor ancak geç Memluk dönemine ait olduğu düşünülüyor. Enine dikdörtgen olan cami oldukça sade. Cami içinde beş sütun ve bir ayak üzerine oturmuş. Yapımında kesme taş kullanılmış.

6. Eski Antakya Evleri ve Sokakları

Eski Antakya evleri ve sokakları bambaşka! Köşe bucak gezin. Dar sokaklarını, iki katlı avlu bahçelere sahip sarımtırak boyalı evlerini, her birinin kendine özgü kapılarını, pencerelerini görmek, hayran hayran seyretmeden geçmek pek mümkün değil. Hatay’ı farklılaştıran 200-300 yıllık tarihi yapıların bir kısmı konaklama ya da restoran hizmeti vermek için restore edilmiş. Ara ara yıkık ve tehlike arz edebilecek olanlarda var. Umarım onlarda kısa zamanda restore edilerek kullanıma kazandırılır.

7. Asi Nehri

Uzun Çarşıdan çıkın Asi Nehri üzerindeki köprülerden birinde nehri seyredin. Lübnan’da doğan Asi Nehri, Suriye topraklarından geçer ve Hatay Samandağ’ı güneyinden Akdeniz’e dökülür. Asi Nehri bulunduğu bölgede güneyden kuzeye; yani ters yönde akan tek nehirdir. Asi ismini de bu isyankar özelliğinden aldığı söylenir.

Antakya İlçesi Müzeler Bölgesi

Antakya Reyhanlı yolunun bir yanında St. Pierre Kilisesi diğer yanında Hatay Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi bulunuyor ve birbirlerine 5-10 dakika yürüyüş mesafesi uzaklığındalar. Hatay Arkeoloji Müzesi ise bu müzelerden şehir dışına doğru yaklaşık 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde yer alıyor.

8. St. Pierre Kilisesi

Hatay’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken St. Pierre Kilisesi‘nin bir çok özelliği var. Şöyle ki: dünyanın ilk mağara kilisesi olarak kabul ediliyor, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Petrus ilk dini toplantılarını bu kilisede yapmış, Hz. İsa’ya inanlara ilk kez ‘Hristiyan’ adı burada verilmiş. Aziz Petrus’un asıl adı Simun. Hz İsa, kaya anlamına gelen “Petrus” ismini verirken cemaatini kurmak istediği ‘Kaya’ (temel kişi) olarak belirtmiş. Aziz Petrus, Katolik Kilisesine göre ilk Papa ve İsa’nın varisi olarak kabul ediliyor. Ayrıca Antakya’nın ilk patriği olarak görülüyor. Kilise, Fransızca taş anlamına gelen şekliyle St Pierre Kilise’si olarak anılıyor. 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından haç merkezi ilan edilen kilise Hıristiyanlar için büyük önem taşıyor.

St. Pierre Kilisesi 13 metre derinliğinde, 9.5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğindedir. Doğal bir mağara olan kilisenin dış cephesi daha sonra kesme taşlarla döşenmiş. Kilisenin içindeki kayalardan sızarak gelen su (duvarlardaki ıslaklığı bugünde görebiliyorsunuz) uzun yıllar vaftiz için toplanmış. Kilise içinde döşeli mozaiklerin büyük bir kısmıysa tahrip olmuş. Kilise girişinde bulunan bir kısım mozaiklere basarak girerken keşke bir şekilde korunabilselerdi diye düşünmeden geçemedim. Her gün açık olan kiliseye giriş için müze kartınızı kullanabilirsiniz. Mutlaka ziyaret edilmesi gerekenler listesinde yer alıyor.

9. Hatay Arkeoloji Müzesi

Dünyanın en büyük mozaiklerinin sergilendiği müze ünvanını alan Hatay Arkeoloji Müzesi mutlaka görülmeli. Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Doğu Roma, Selçuklu ve Osmanlı döneminden pek çok eserin bulunduğu müze oldukça büyük. Müze kartın geçerli olduğu müzeyi mutlaka ziyaret etmenizi ve iki saati civarı vakit ayırmanızı tavsiye ederim.

Müze oldukça düzenli ve bilgilendirme panoları ve yönlendirme işaretleri çok başarılı. İçindeki her eseri hayranlıkla seyrediyorsunuz. Bazılarıysa daha çarpıcı. Örneğin müzeye girince sizi karşılayan Geç Hitit dönemine ait 1.5 metre yüksekliğinde 1.5 ton ağırlığındaki Kral Şuppiluliuma Heykeli, Çift Aslanlı Sutun Kaidesi, bir bölümde detaylı bilgilendirmeyle özel sergilenen Antakya Lahdi, İskelet Mozaiği, Mevsimler Mozaiği, Okeanus Mozaiği, Artemis Mozaiği ve daha niceleri…

10. Hatay Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi

Hatay Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi, The Museum Hotel Antakya’nın otel inşaatı sırasında ortaya çıkan arkeolojik kalıntıların yerinde muhafaza edilerek sergilenmesi amacıyla 2019 yılında açılmış olan müzedir. Müze kartın geçerli olduğu müze alanına hem müze girişinden hem de otel lobisinden ulaşabiliyorsunuz. Aklınızda olsun! müze girişi ana cadde üzerinden, otel girişi ise yan sokaktan. Müzeye otelden girmek isterseniz ya otel müşterisi olmanız ya da restoranlarından faydalanıyor olmanız bekleniyor. Müzede arkeolojik katmanları, büyük taban mozaiklerini, ilgili dönemlere ait bina yapılarını görebilirsiniz. Oteli ve müzenin konumlandırmasını mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Otelde bir kahve molası verebilir veya müzeyi 10-15 dakikalık bir zaman diliminde gezebilirsiniz.

Antakya Dışında Gezilecek Yerler

Biz bir gün müzeleri diğer günse Antakya merkezi gezdik. Son gün ise araç kiralayarak merkez dışında sırasıyla aşağıdaki yerleri gezdik. Yeri gelmişken belirtmek isterim. Araç yollarının tümü oldukça rahat ve düzgündü.

11. Batıayaz Ermeni Kilisesi

Batıayaz Ermeni Kilisesi, 1918 senesinde yapımına başlanan kilise Ermenilerin bölgeyi terk etmesiyle yarım kalmış. Daha sonra, 1939 yılında, tekrar ele alınsa da yine tamamlanamamış. Çünkü Ermeniler ikinci kez gitmek zorunda kalmışlar. Köyde bugün tek Ermeni aile yaşıyor. Henüz koruma altına alınmamış kilise binasının dışı ve içi oldukça sağlam. Aracınızı yola park edip merdivenlerden kilise alanına tırmanıyorsunuz. Karşınıza bazı duvar yazıları olsa da dış yapısı neredeyse hiç bozulmamış dikdörtgen bir yapı ve önünde kocaman bir zeytin ağacı çıkıyor. Ne güzel diye düşünüyorsunuz. İç görünümüyse dışından çok farklı ve daha etkileyici. Savon Hotel’den 23km mesafedeki kiliseye yaklaşık 40dakikada ulaştık.

12. Musa Ağacı /Hıdırbey Köyü

Batıayaz köyünden yaklaşık 10km sonra ulaştığımız Hıdırbey Köyü’nde bulunan Musa Ağacı anıt ağaç olarak tescillenmiş. Literatürde “Doğu Çınarı” olarak bilinen yaklaşık 3000 yıllık geçmişi olduğuna inanılan ağacın gövde çapı 7.5 metre, çevresi 21 metre, yüksekliği ise 7 metre. Ağacın dallarıysa yaklaşık 1.000 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Ölçülerin size ağacın büyüklüğünü hayal ettirdiğine inanıyorum. Bu heybetli ağacın bir hikayesi var tabi: Samandağ sahilinde buluşan Hızır ile Hz. Musa dağa çıkmak üzere yoldadırlar. Ağacın bulunduğu noktada susayan Hz. Musa elindeki asayı toprağa saplar ve eğilip su içer. Asayı almak üzere döndüğünde asanın yeşerdiğini, fidana dönüştüğünü görür ve bulunduğu yerde bırakır. Halk arasında ab-ı hayat (ölümsüzlük) suyuyla can bulan asanın binlerce yıl sonra bugünkü Musa Ağacı haline ulaştığı söyleniyor.

Gelmişken çınarın hemen yanı başındaki çay bahçesinde ufak bir mola verip, gözlerinin içi gülen güzel gönüllü kadınların emek emek pişirdiği biberli ekmeklerden tadabilirsiniz.

Kır Kahvesinin Güzel İnsanları

13. Vakıflı Köyü

Hıdırbey Köyünden yola devam ettiğinizde 3km sonra Vakıflı Köyü‘ne ulaşıyorsunuz. Samandağ’ın bir mahallesi olan Vakıflı Köyü Türkiye’nin bütün nüfusu Ermeni olan tek köyü. Köyde bir kilise ve kilisenin hemen altında bölgedeki ürünlerin satıldığı bir kooperatif bulunmaktadır. 35 haneli olan köyün evleri dağınık düzende. Biz köyde durmadık, arabayı yavaşlatarak sağımıza solumuza bakıp Çevlik Ören Yerine doğru ilerledik.

14. Çevlik Ören Yeri – Titus Tüneli ve Beşikli Mağara

Vakıflı Köyünden arabamızla 20 dakika sonra Titus Tüneli ve Beşikli Mağara‘nın yer aldığı Çevlik Ören Yeri‘ne ulaştık. Müze kartımızla ören yerine giriş yaptık. Titus Tünelini gezdikten sonra 10 dakika kadar yürüyerek Beşikli Mağara’ya ulaştık. Ören yeri içinde yürüdüğümüz yol boyunca civarda yaşayan köylülerin kurdukları tezgahlarda sattıkları kuru erik, kuru üzüm, baharat, defne sabunu ve yağı, salça gibi ev yapımı ürünlerini gördük. Böyle tezgahları bulmayı beklemediğim için şaşırdım ama çok hoştu. Yanınıza para almayı unutmayın, ören yeri içinde alışveriş yapabilir hatta bir çay molası bile verebilirsiniz.

Samandağ’da Çevlik Mahallesinde Büyük İskender’in generallerinden Seleucos Nikator tarafından M.Ö. 300 yılında Seleucia Pierra adında bir liman kenti kurulmuş. Liman kentinden günümüze yansıyan kalıntılar olmasa da, Roma İmparatorluğu zamanında yapılan Titus Tüneli ve soylulara ait bir Roma Mezarlığı olan Beşikli mağara günümüze kadar ulaşmış. Titus Tüneli İ.Ö. 1 yüzyılda dağlardan gelen sel ve taşkın suları yönetmek üzere Roma İmparatoru Vespasian’ın emri üzerine yapımına başlanmış, ölümü sonrası yapımı oğlu tarafından tamamlanmış. İnşasında Roma lejyonları ve kölelerin çalıştığı dağ içine oyularak yapılan 1400 metre uzunluktaki Titus Tünelinin yüksekliği 7 metre, genişliği ise 6 metre. Titus Tüneli Dünya’da insan eliyle kayalara oyularak yapılan en büyük tünel olarak biliniyor.

Titus Tüneline merdivenden inerek giriyorsunuz ancak tünelde ilerlemeniz pek mümkün değil. Zira tünel içindeki suları atlayarak, duvarlara tırmanarak geçmeniz gerekiyor. Biraz ilerleyip, fotoğraf çekmenizi ve kendinizi riske atmadan dönmenizi tavsiye ederim. Ayağınızda altı kaymayan bir spor ayakkabı olursa daha rahat edersiniz.

Titus Tüneli’nden 10 dakika kadar yürüdüğünüzde Roma Dönemi’ne ait, halk tarafından Beşikli Mağara olarak bilinen, tamamen kireç taşına oyularak yapılmış kaya mezarlarına ulaşıyorsunuz. Mağaranın tabanına ve duvarlarına oyulmuş onlarca mezarın kimlere ait olduğu bilinmiyor. Mezarların tahrip olmaması için bir çok mezarın bulunduğu bölüme giriş izni verilmiyor ancak yapılışlarındaki estetiği dışarıdan da olsa görebiliyorsunuz.

Yolun diğer tarafında kalan mezarlara ulaşım mümkün.

15. Hz. Hızır Aleyhüsselam Türbesi/ Samandağ

Hz. Hızır Aleyhüsselam Türbesi, Çevlik sahilinde plajın hemen yanında bulunuyor. Türbenin çevresinde araçla dönebilme imkanınız var. Girişi ücretsiz. Aracınızı sahilin önündeki boş alana park edebilirsiniz.

Musa Peygamber ile Hızır Aleyhüsselam’ın buluştuğu kabul edilen yere yapılan türbede bazı inananlar sadece dua ederken bazıları bina içinde ortada yer alan adanın etrafını tavaf edip, taş duvarları öpüyorlar. İnanca saygı göstermekle beraber ilk defa gördüğüm bu inanç şekli bana değişik geldi. Taş kerpiç karışımı dairevi yapının içinde ve dışında iyileşme, arınma ve koruma niyetine buhur yakılıyor. Türbeye ayakkabı ile girilmiyor. Plajın hemen yanında yolun ortasına kurulu Türbe’yi oraya gitmişken görmenizi tavsiye ederim.

16. Çevlik Plajı / Samandağ

Samandağ’ın denizle buluştuğu 14 kilometrelik Çevlik Plajı Türkiye’de en uzun, Dünya’daysa onuncu en uzun kumsalı. Göz alabildiğine uzanan deniz ve kuma bakmak sizi rahatlatıyor. Ancak kahverengi ince ve sert kum pek temiz değildi. Plaj bu açıdan pek davetkar olmasa da denizin kenarında bulunan tepesi karlı bir yüzü Türkiye, diğer yüzü Suriye olan Kel dağı manzaraya renk katıyor. Sokaklar biraz dağınık, ortalık biraz kirli, insanları karışık… Samandağ’ı pek sevemedim. Yine de tarihi yerlerin görülmesi gerektiği için Samandağ’a ziyaret edilmesini gerektiğine inanıyorum.

17. Harbiye (Daphne) Şelalesi

Samandağ dönüşünde doğal güzelliğiyle ünlü Harbiye Şelalesi’ne uğradık. Defne ilçesinde bulunan şelale bölgesine özel araç, taksi veya toplu taşıma ile ulaşabilirsiniz. Antakya ilçesinden araçla 10-15 dakika uzaklığında. Helenistik ve Roma döneminde çağlayanlarıyla ünlü Daphne, zenginlerin kullandığı sayfiye yerleri, köşkleri, tapınakları, eğlence yerleriyle dünyada öne çıkıyormuş. Ancak Arap istilasından sonra yıldızı sönmüş ve bir daha da eskisi gibi parlayamamış.

Vadinin güneyinden akan su kaynağı şelaleleri oluşturduktan sonra Asi Nehri’ne kavuşarak devam ediyor. Çoğu yerde olduğu gibi Harbiye Şelalesi‘ne de ait bir efsane var. Rivayete göre: Zeus’un oğlu Işık Tanrı’sı Apollon, nehir kenarında gördüğü genç ve güzeller güzeli Daphne’yi (Defne) beğenir ve onunla konuşmak ister. Ancak Daphne korkar ve kaçar. O kaçtıkça Apollon kovalar. Yakalanacağını düşünen Daphne, Toprak Ana’ya onu saklaması için yalvarır. Bu içten yalvarışı duyan Toprak Ana, onu defne ağacına dönüştürür. Bunu gören Apollon, Daphne’nin dönüşümünü hayret ve üzüntüyle seyreder. Defne ağacına sarılan Apollon, onun gövdesinin içinde atan kalbini duyar ve defne ağacını Apollon’un kutsal ağacı olarak ilan eder. Solmayan ve dökülmeyen yapraklarının başındaki çelenk olacağını belirtir. Bu güzel sözler karşısında Defne, dallarını eğerek Apollon’u saygıyla selamlar. Tüm bunlar Harbiye’de gerçekleşmiş. Ve inanışa göre Defne’nin gözyaşları bugünün Harbiye Şelalesi’nin kaynağıdır.  

Ana yoldan suların aktığı noktaya ulaşmak için, iki tarafında hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu, 100 metre kadar uzunluktaki bir yoldan yürümeniz gerekiyor. İpek şallar, şehir temalı dolap mıknatısları, çantalar gibi hediyelik eşyaların satıldığı tezgahlar pek bakımsız ve birazda sevimsiz. Karşımıza ne çıkacak diye düşünürken yolun sonuna gelip suyun sesini duyduğum ve her taraftan gürül gürül akan suları karşımda görünce çok etkilendim. Ancak o kadar çok lokanta ve kafe var ki arasından akan suları seyretmeye çalışmak pek keyifsizdi. Neden bu kadar çok ticari işletmeyle dolmuş? Bu kadar güzel bir alanın daha korumalı kullanıma açılması gerektiğine inanıyorum. Umarım tez vakitte tabela, masa, sandalye ve işletmelerde biraz düzenleme ve azaltma yapılarak bölgenin doğal güzelliği korunur. Tadı pek güzel olmasa da vakit geçirebilmek için bir kahve molası verdik ve suyun enerjisini tüm damarlarımızda hissettik. Harbiye Şelalesi mutlaka gidilip görülmeli, ziyaret edilecek yerler listenize eklemeyi atlamayın.

İlk’lerin Şehri HATAY

Hatay’ın merkezini ve çevresini gezince ya Dünya’da ya da Türkiye’de bir çok ilk olduğunu gördüm. Ve Hatay’daki ilk 10’u şöyle derledim:

  1. Anadolu topraklarında inşa edilen ilk cami: Habib-i Neccar Camii
  2. Dünya’da Hz. İsa’ya inananlara ilk kez Hristiyan adı kullanılan ilk mağara kilisesi: St. Pierre Kilisesi
  3. Dünya’nın en büyük mozaiklerinin sergilendiği müze: Hatay Arkeoloji Müzesi
  4. Dünya’nın meşalelerle aydınlatılan ilk caddesi: Herod Caddesi (bugünün Kurtuluş Caddesi)
  5. Dünya’da insan eliyle kayaların oyularak yapıldığı en büyük tünel: Titus Tüneli
  6. Türkiye’nin birinci, Dünya’nın onuncu en uzun kumsalı: Samandağ, Çevlik Plajı (14 km)
  7. Türkiye’nin bütün nüfusu Ermeni olan tek köyü: Vakıflı Köyü
  8. Türkiye’nin ilk ve tek bitki müzesi: Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi
  9. Ters yönde (güneyden kuzeye) akan tek nehir: Asi Nehri
  10. Olimpiyat niteliğinde ilk festivalin yapıldığı yer: Defne

Hatay’ın Yöresel Lezzetleri Nedir?

Hatay mutfağı çok çeşitli olsa da bir çırpıda say denilse ilk akla gelenleri şöyle sıralayabiliriz.

  • SOFRADAN: Tepsi Kebabı, Kağıt Kebabı, Oruk, Tepsi Oruğu, Sermisek, Külçe, Kaytaz Böreği, Biberli (Katıklı) Ekmek, Dövme (Aşşur), Küflü Çökelek Salatası, Zahter Salatası, Abagannuş, Cevizli Biber, Humus, Antakya Simidi
  • TATLILARDAN: Künefe, Kömbe, Haytalı, Kireçte Kabak, Ceviz Reçeli
  • SÜT ÜRÜNLERİNDEN: Sürk, Carra, Sıkma Peynir, Testi Peynir, Künefelik Peynir, Çökelek, Ezme Peynir, Çeçil Peynir, Lavaş Peynir, Örgü Peynir, Sünme Peynir, Tuzlu Yoğurt
  • BAHARATLARDAN: Kimyon, Sumak, Karabiber, Nane, Tarçın, Çörek Otu, Pul Biber, Kişniş (Küzbara), Rezene (Şumra), Susam (Küncü), Muskat (Joziltip), Nar Ekşisi, Sumak Ekşisi, Domates Salçası, Biber Salçası, Zeytinyağı, Yeşil Kırma Zeytin, Zahter Kekiği, Zahter baharatı,  

Hatay’da Nerede / Ne Yenir?

Hatay’da Kahvaltı Nerede Yapılır? Hatay’da iki gecemiz üç tam günümüz vardı. İlk gün, yani Pazartesi, otelde kahvaltımız olmadığı için uçaktan indik, eşyalarımızı otele bıraktık ve bize tavsiye edilen Antakya Kahvaltı Evi‘ne (Hatay Sultan Sofrası) gittik. Ancak Pazartesileri servis vermediği için deneyemedik. Pazartesi hariç diğer günler 07:00-16:00 saatleri arasında hizmet veriyorlarmış. Kapısında öğrendik ve pek üzüldük. Lokantalar genelde kapalı olmaz, kontrol etmek aklımıza gelmedi. Kimse de bahsetmedi. Ama sizin akınızda olsun. Bunun üzerine aklımızdaki ikinci adrese Unesco Hatay Gastronomi Evi‘ne kahvaltıya gittik. Serpme kahvaltı tabağına ilave istediğimiz yöresel böreklerle (özellikle sermisek böreği, biberli ekmek, külçesi ve kaytaz böreği çok lezzetliydi) nefis bir kahvaltı yaptık. 3 kişi dolu dolu yedik kişi başı 85TL (Mart 2022) fiyat ödedik. Fiyatları makuldü ancak güler yüzlü servisi mükemmele yakındı. Zenginler Mahallesinde eski bir Antakya evi olan Aslanlı Konakta bulunan restoranın orta avlusunda oturduk. Konakta görülmeye değerdi. Fırsat bulursanız bence öğle yemeğine deneyin derim. Bu arada nerede olursanız olun, sabah kahvaltılarında humus, zahter salatası, carra peyniri, sıkma peynir, yeşil kırma zeytin, tuzlu yoğurt, külçe, Antakya simidi diğer kahvaltılıkların yanında sofrada yer alıyor.

Hatay’da Öğle Yemeği Nerede Yenir? Uzun Çarşının içinde 1960’dan bu yana hizmet veren Pöç Kasabının 3.5 katlı oldukça büyük bir restoranı var. Siparişleriniz kasap bölümünde hazırlanıp, fırınında pişirilip geliyor. Kıyma ve sebzenin köfte kıvamında karışımının tepsiye bastırılmasıyla hazırlanan sadesi kağıt kebap, soslusu tepsi kebap olan tatlarıyla ünlü. Her ikisi de ayrı güzel. Bir başka öğlen yemeği için seçenek Asi Nehri yakınında Uzun Çarşı girişindeki tarihi binada bulunan Hatay Sultan Sofrası. İki katlı ferah mekanı olan restoranda yöresel tatlar hakim. Seveceksiniz. Samadağ’ına gittiğinizde öğlen Dervişan Restoran‘ı deneyin. Özellikle jumbo karidesleri ve kalamarını tavsiye ediyorum. Sofraya sipariş vermeden gelen turşuyu ikram sandık ancak hesaba ücreti eklenince bizi rahatsız etti. İtiraz edince ikrama çevirdiler. Aklınızda olsun; sofranıza sipariş vermeden gelenlerin ikram olup olmadığını teyit edin. Öte yandan Çevlik sahilinde plajda bulunan restoran Akdeniz’in ve Kel Dağı’nın manzarasıyla hem göze hem mideye hitap ediyor. Keyifle deneyebilirsiniz.

Hatay’da Akşam Yemeği Nerede Yenir? Hataya gidip her şeyi tattım, her yere gidebildim diyebilmeniz pek mümkün değil. Bizim iki akşamımız vardı ve iki mekan deneyimleyebildik. Konak Restaurant Hatay : 100 yıllık eski bir Antakya evinde hizmet veren restoran, bahçeye açılan odaları, üstü kapalı kocaman bahçesiyle oldukça geniş, ferah, şık ve zarif. Çok zengin bir menüsü var. Biz tavsiye edilen mezeleri denedik, çok memnun kaldık. Meze tabakları 35-50TL (Mart 2022) arası, restoran ucuz değil ama pahalı da değil. Konak restoran çok ilgi görüyor ve bunu (ortamı, servisi, yemeğin lezzetiyle) dolu dolu hak ediyor. Hatay seyahat tarihini belirlediğiniz anda yer bulmayı garantilemek için hemen rezervasyon yapmanızı tavsiye ederim. Diğeri Müzeyyen Antakya : Zenginler mahallesinde yer alan eski Antakya evlerinden olan restoranın duvarları sanatçı Müzeyyen Senar’ın fotoğraf ve resimleriyle dekore edilmiş. Orta büyüklükteki avlusunda, avluya bakan odalarda veya üst terasta servis veriliyor. Tavsiye edilen mezeler ve menüden kendi seçtiklerimizi denedik. Tatları vasat, fiyatları pahalıydı. Öte yandan dekor ve konak yine çok güzeldi.

Hatay’da Tatlı Molası Nerede Olur? Hatay ve tatlı denince ilk akla gelen künefe oluyor. Bir çok meşhur künefeci var. Eminim hepsi ayrı ayrı güzeldir. Hatay’da künefe nerede yenir sorusunun cevabı bizde Tarihi Uzun Çarşı içinde yer alan Çınaraltı Künefe Yusuf Usta oldu. Künefemizi afiyetle yedik. Maraş dondurmalı ve fıstıklı künefe bir varmış bir yokmuş hızında bitti. Oldukça lezzetliydi, tavsiye ederim. Bir diğer tatlı kömbe. Hatay’da kömbe nerede yenir derseniz kesinlikle Petek 1942 Antakya‘da yenir olmalı. Ben hurmalı kömbeye bayıldım. Cevizli, fıstıklı ve sade kömbenin diğer çeşitler. Döne döne kömbe yemeye gittik ve kutu kutu kömbelerimiz almayı da unutmadık. Bir çok farklı tatlı çeşidi olan pastanenin bulunduğu bina eski Antakya evlerinden; Adalı Konağı. Konak öyle güzel ki sadece konağı görmeye bile gidebilirsiniz. Asi Nehri’nin diğer tarafında bulunan konağa çay ve kömbe molası için gitmenizi kuvvetle tavsiye ederim. Tatlılardan Haytalı yemedim ama kireçte kabak tatlısını evde yemek üzere satın aldım. Denemediğimiz ama araştırırken aklımda kalan: The Museum Hotel Antakya’nın gece özel ışıklandırılmış tarihi kalıntılara bakan, meze ağırlıklı restoranını akşam denemek, merkezde Asi Nehri’ne yakın Hatay Sultan Sofrasında yöresel yemekleri öğlen tatmak, Antakya Kahvaltı Evinde kahvaltı yapabilmek, Affan Kahvecisinde haytalı siparişi vermek, Nedim Usta’nın yerinde humus ısmarlamak isterdim.

Hatay’da Yapmadan, Almadan, Tatmadan Gelme

Hatay alışveriş için son derece pratik bir şehir. Her ne alacaksanız, hacimli alıyorsanız kargo yaptırabiliyorsunuz. Hele belli bir TL üzeri alım yapıyorsanız kargo bedava olabiliyor. Siz daha dönmeden aldıklarınız eve ulaşabilir. Yapacak, tadacak, alacaklar bitmez. Ama kendi deneyimime göre ‘yapmadan, tatmadan, almadan gelme’ diyeceklerim var😉

  1. YapMAdan Gelme
    • Tarihi Uzun Çarşı’da; keyifle dolaşmak, künefe peynirinin yapılışını izlemek, künefe yemek, alışveriş yapmak
    • Eski Antakya Evlerinin sokaklarında; gönlünüzce, keyifle, salına salına dolaşmak, restore edilmiş konakları ziyaret etmek ve bol bol fotoğraf çekmek
    • Habib-i Neccar Cami, Tarihi Uzun Çarşı, St. Pierre Kilisesi, Hatay Arkeoloji Müzesi, The Museum Hotel’i mutlaka ziyaret etmek, Samandağ ve Harbiye Şelalesine gitmek
    • Hatay’ın yöresel lezzetlerini (yazının yukarıdaki kısmında detaylı bilgi mevcut) en az bir kere mutlaka tatmak
  2. TatMAdan Gelme
    • Konak Restaurant’ta bir akşam yemeği keyfini çıkarmadan
    • Hatay Gastronomi Evi’nde sermisek, kaytaz böreği, biberli ekmek denemeden
    • Pöç Kasabında tepsi kebabına doymadan,
    • Petek 1942 Antakya’da hurmalı kömbe yemeden,
    • Çınaraltı Künefe- Yusuf Usta’da Maraş dondurmalı künefe sipariş etmeden,
    • Çarşıda fırından çıkan sıcak Antakya simidini çıtırdatmadan,
    • Hatay kahvesini içmeden
  3. AlMAdan Gelme
    • Semir Eraslan Baharat‘tan baharat (özellikle kimyon, sumak, salça, nar ekşisi) çeşitlerini,
    • Nar Hatay‘dan peynir (carra, sürk, sıkma, sünme peyniri, tuzlu yoğurt, Antakya kırma zeytini olmazsa olmaz) çeşitlerini
    • Antakya Kurşunlu Han veya Samandağ Çevlik sahili Dervişan İpekçilik’teki ipek şal veya kaşmir şal
    • Beşikli Mağara yolundaki yerel tezgahlardan kurutulmuş sarı erik, kuru üzüm, defne sabunu ve defne yağı

Hatay’ı Öne Çıkaran Özellikler Nedir? Hatay’a Dair İzlenimlerim

Hatay’ı dolaşırken şehirdeki gözlemlerimi sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle, şehir oldukça güvenli, gece ve gündüz kaygı duymadan dolaşabilirsiniz👍. Kimse sizi rahatsız etmiyor. Yardıma ihtiyacınız olursa ilk karşınıza çıkandan destek isteyin, tereddüt etmeden ellerinden geleni yapıyorlar. Halkı ve esnafı son derece kibar ve güler yüzlü😍. İnsanların gözlerinin içi gülüyor, mutlular. Onların mutlulukları sizi de mutlu ediyor, kendinizi evinizde hissediyorsunuz. Ayrıca çok bonkörler. Her daim ikram edecek bir kahveleri var☕. Belirtmeden geçemeyeceğim; genelde diğer şehirlerde ikram olarak çay teklif edilir, Hatay’da hep kahve teklifi aldık. Kültürün içinde kahve, çayın çok önünde. Kahvede ikinci soru; süvari mi? Yani çay bardağında mı olsun? Hatay kahvesi, klasik Türk kahvesinden biraz daha sert olsa da denemeden geçmeyin derim.

Hatay’ın mutfağında fark ettiklerimden bahsetmeden geçmek olmaz! Mutfakları öyle zengin ki karnınız doyuyor ama gözünüz hiç doymuyor. Simitlerine bayıldım. Tatlıları beni benden aldı, hele hele kömbe ve künefeyi nasıl tarif etsem, bilemedim! Sabah, öğle, akşam humus ve zahter salatasına doyamadım. Külçe ve semirsek böreğini, simidini çok sevdim. Daha neler, neler. Yedikçe mutlu odum, mutlu oldukça yedim. Aslında neredeyse her daim yedim. Yine de bir çok şeyi denemeye yetişemedim. Tüm bu esnada Hatay mutfağında; sofrada tuz ve karabiberin olmaması, yemeklerinde baskın bir baharat tadının öne çıkmaması, pilav, bulgur ve makarnanın menüye eşlik etmemesi, salataya ilave limon istenmemesi dikkatimi çekti 👏👏 Her ne yiyorsanız onun lezzetini değerlendiriyorsunuz. Kısaca gerçek lezzet önde.

Eski Antakya evleri ve sokaklarını mutlaka gezin. Sokaklarının çoğu oldukça temiz. Hiç bir yerde çöp görmedim. Caminin arkasındaki kilise, tarihi binanın yanındaki çarşı, eskinin yanındaki yeni … her yer oldukça estetik. Bazı yerlerde çarpık yapılaşmalar gözden kaçmıyor ama o kadarı her yerde olur. Yine de umarım Hatay’ın tarihi dokusunun bozulmaması için gösterilen hassasiyet uzun solukludur. Sokaklar temiz, kıyafetler modern. Şalvar, burka, fes, cübbe giyene rastlamadım. Dilenci de görmedim. Şehirde yürürken çoğu noktada Arapça konuşma duyabiliyorsunuz. İki nedeni var; savaş zamanı Suriye’den gelenler ya da savaş öncesi Suriye ile yapılan yoğun sınır ticareti nedeniyle veya yakın komşuluk hatta bazı akrabalıklarıyla halkın çoğunun Arapça biliyor olması.

Ben Hatay’ın enerjisini çok sevdim. Bana bunca laf yerine özet bir cümle söyle deseniz; ‘Hatay, medeniyetler boyunca tüm güzelliklerini koruyan, harmanlayan ve ziyaretçisini coşkuyla karşılayan, tekrar tekrar gidilesi şehirlerden’ derim.

Üç günü üç saat kıvamında yaşadığım Hatay için söylenecekler bitmez ama benden ana hatlarıyla bu kadar. Yorumlarınız varsa paylaşmanızı rica ederim, yazıma zenginlik katarsınız. Bir başka yazıda yine buluşmak üzere, sevgiyle ve sağlıkla kalın.

Yazan:

Acemiyim Ben

Keşfettiğim yerleri, keyif aldığım ve paylaşmanın değer katacağını düşündüğüm yaşama ve seyahatlerime dair konuları paylaşmak üzere