Geçen hafta geleneksel kürek sporuna nasıl başladığımızı anlatmış, haftalık paylaşımlar yapacağımdan bahsetmiştim. Her Cuma olduğu gibi bu Cuma’da kürek heyecanıyla sabah erkenden yola çıktık. Hala yedi kişiyiz. Hepsi kız, bir anlamda kızlar takımı. Başlangıç noktamız sandallarımızın bulunduğu Fenerbahçe Marina. Toparlayınca ‘İstanbul’da Kızlar Kürekte’ başlığının bizi tanımladığını düşünüyorum.

2021 yılı başından beri gönül verdiğimiz geleneksel kürek sporunda bu hafta, saydım, sandalla yedinci çıkışımızı gerçekleştirmişiz. Hava şartları nedeniyle zorunlu iptal ettiğimiz iki hafta dışında hiç ara vermeden bugüne geldik. Hepimizin heyecanı her hafta artan coşkuyla devam ediyor. Mümkün olan her durumda ve her hafta kürek çekme kararımız var. Şu ana kadar azimli ve istikrarlı şekilde ilerliyoruz. Bu hafta dört kişiyiz. Hocamız Hüseyin Ürkmez‘le beraber her hafta olduğu gibi tam saat sekizde denize açıldık. Güneş her gün daha erken doğmaya başladığı için bu hafta gün doğumunu kaçırdık. Güneşi denizde karşılayabilmek için haftaya yarım saat daha erken başlamaya karar verdik. Bu hafta adalara gitmek üzere kürekleri çekmeye başladık ancak deniz kıpır kıpır. Bir yandan uyumu bir yandan dalgayı takip ederken hedeflediğimiz tempoyu yakalamakta zorlandık ama kürekleri yılmadan çekmeye devam ettik. Oldukça yavaşta olsa sahilden epey açıldık. Hocamız performans ve (kıble ve lodos nedeniyle) hava durumu değerlendirmesi yaparak, rotamızı adalar yerine Göztepe sahili olarak değiştirdi. Ve on beş dakikalık kahve molamızı dalga kıranın içinde, sahile yakın, durgun denizde yapmaya karar verdik. Bu defa hepimiz yiyecek getirmişiz. Kahvemizin yanında peynirli simit, kuruyemiş ve hatta tahin, nar, ceviz süslü kabak tatlısı bile var.

Dönüş yolunda, marinada tekneleri bizim sandallarla yan yana bağlı, balıkçı komşularımıza denk geldik. Ne zaman mı komşu olduk? Çoğu hafta kürek dönüşü denk geldiğimiz bu iki balıkçıyla zamanla sohbet eder olduk ve onları komşu belledik. Kar kış demeden, soğuğa aldırmadan sandalla kürek çekme çabalarımızı önce şaşkınlıkla sonra taktirle karşılayan, bu güler yüzlü, güzel insanları her hafta gözlerimiz arar oldu. Onlarla selamlaşmak, hal hatır sormak bizi ayrı mutlu ediyor. Sabah kulaklarını çınlatmıştık. Şans bu ya, işte denizin ortasında karşımızdan geliyorlar. Selamlaştık, günaydın dedik birbirimize. Biz ‘rastgele’ derken, onlar ‘yavaş, yavaş… elleriniz şişecek’ diye tavsiye verdiler bize. Küreklere asılırken karşıdan kim bilir nasıl görünüyorduk! Bize kahkahalar attırdılar, bizi güldürdükleri gibi yüzleri de hep gülsün inşallah.

İstanbul’un içinde, kargaşadan uzak ve keyifle yaşanabilir bir tarafın olduğunun kanıtı bence kürek sporu. Pandemi kısıtlarında açık havada hem bedeni hem ruh sağlığını korumaya da destek veriyor. Bir de kürek çekmek, kasları çalıştırmanın yanı sıra dayanıklı olmayı öğretiyor, paylaşmayı, gülmeyi ve çokça da hayata şükretmeyi.

Bir özet geçersem bizim grubumuzun:

  • Hocası: Hüseyin Ürkmez,
  • Başlangıç noktası: Fenerbahçe Marina,
  • Sporu: Sandalla geleneksel kürek sporu
  • Zamanı: Her Cuma, 08:00-12:00

Bahar kapıda, yaz yakın. Hava ısınıyor, denizde olmak daha da güzelleşecek. Ne yapın ne edin, yalnız ya da grupla, bir gün mutlaka kürek sporunu deneyin derim. Önümüzdeki haftalarda yeni maceralarda yine buluşmak üzere, sevgilerimle

Yazan:

Acemiyim Ben

Keşfettiğim yerleri, keyif aldığım ve paylaşmanın değer katacağını düşündüğüm yaşama ve seyahatlerime dair konuları paylaşmak üzere